22 Ekim 2012 Pazartesi

Mert Akkaş The Tramvay Warrior


                  Bugün evime dönmek için tramvaya binmeye karar vermiştim. Çünkü yürüyerek döndüğümde üşüyordum. Geçmiş deneyimlerimden öğrenmiştim bunu. Hava soğuktu. Tramvay durağına geldiğimde makine bileti yutup garip hareketler yaptı her zamanki gibi. Korkarak biletimi geri aldım. Korkunç bekleyiş başlamıştı. Tramvay geldi. Zaten neredeyse dolu olan tramvayı bir de biz duraktakiler gözümüze kestirmiştik. Zar zor bindim. Bir tarafa yerleştim. Şimdi tramvay harekete geçmişti bile, herkes evine gidiyordu, akşamdı, çoğunun ellerinde poşetler vardı. Çocuklarına eşlerine bir şeyler almışlardı, yorgundular ama mutluydular. Bu arada karşımda oturan ufak çocuğa dikkat ettim. Boyundan büyük çantasını kucağına koymuş camdan dışarı bakıyordu. Bütün gün ufak yaşına rağmen nelerle uğraşmıştı acaba. Bu yaşta dershaneye gidiyordu. Ona küçük bir selam verdim; seni anlıyorum küçük savaşçı... Gülümsedi, başını salladı. Bu arada tramvay yeni bir durağa gelmişti, bakalım bu sefer hangi yürekler binecekti... Hangi canlar, hangi güzel insanlar? diye düşünüyordum kendi kendime. En ön saflarda ton ton bir teyze vardı. Tam bir anadolu kadınıydı. İlerleyen yaşına rağmen ağır torbalar taşıyordu. Kapılar açıldığında."Bin bakalım ton ton teyze kim bilir nereye gidiyorsun" diye geçirdim içimden. O an ayağımda bir acı hissettim, ton ton teyze ayağıma basıyordu. Sonra etrafa nefretle baktı oturacak yer arıyordu. Acelesi vardı belli. Bütün gün çay içip pasta yemek onu yormuştu. Ayağımı kurtarmaya çalışırken bana omuz atarak tramvayın iç kısımlarına doğru yürüdü. Acımasızdı, o oturacak yer bulmalıydı yoksa kendini iyi hissetmezdi. Sonra korktuğum gerçekleşti teyze bizim küçük yorgun dershane savaşçısının önüne gitti. Bekliyordu yer verilmesi için. Çocuk ise zar zor uyanık kalıyordu. Teyzeyi fark etmemişti bile. Kadın beklemekten sıkılarak "GENÇLİĞE NE OLMUŞ BÖYLE?! SİZ KALKACAKSINIZ BİZ OTURUCAZ NE SAYGI VAR NE TERBİYE, EDEPSİZLER ŞUNLARA BAK HİÇ UTANMIYORLAR!" gibi çığrışlara başlamıştı. Bunu duyan diğer gençlerden çoğu kalktı başkalarına yer verdi ama hala dershane savaşçısı üzerine alınmıyordu, çünkü o sadece evine gitmek istiyordu. Teyze delirmişti ağzından köpükler çıkarak çocuğu yakasından tuttu "SANA DİYORUM SANA EDEPSİZ! ANNEN BABAN SANA BÜYÜKLERİNE YER VERMEYİ ÖĞRETMEDİ Mİ?" dershane savaşçısı dehşete düşmüştü ne olduğunu anlamak için etrafına bakıyordu ama çevredeki herkes "cık cık cık kadın haklı valla gençlik nereye gidiyor?" gibi cümleler kuruyordu. Kulaklarıma inanamıyordum. O an fark ettim ki dershane savaşçısı bana bakıyordu. Gözleri hem korku hem de çaresizlikle benden yardım istiyordu. Bu bakışlara seyirci kalamadım. Elimi teyzenin omzuna koyup. "Hey teyzecim böyle davranmana ne gerek var? Bak belli ki o da yorulmuş, genciz diye ölümsüz değiliz ya?  Biz de çok yorulabiliyoruz bazen, o çocuğa böyle davranmanı gerektirecek hiç bir şey yok. Zaten alt tarafı bir tirendeyiz ya TİREN YA, TİREN NEDİR Kİ? RAYDA GİDİYOZ YA 30 SANİYEDE BİR DURAĞA GELİYOZ NE SENİN DERDİN? UFACIK BEBEĞE NE YAPIYOSUN SEN TEYZE, BİR SEN Mİ PARA VERDİN BU TİRENE? NİYE KENDİNİZİ EVRENİN EFENDİSİ SANIYOSUNUZ LAN? " diye çıkış yaptım. Bir an bir sessizlik oldu. O son cümleyle ileri mi gittim diye düşünüyordum. Ama galiba bana hak verdiler dedim. Gülümseyerek arkamı dönerken "TEYZEYE VURAMAZSIN LAN" diyen  tramvay halkı bana saldırmaya başladı. Yumruklar havada uçuşuyordu. Liderleri pozisyonunu alan ton ton teyze "ÖL-DÜ-RÜN-ÖL-DÜ-RÜN-ÖL-DÜ-RÜN" diye bağırarak onları harekete geçirdi. Tramvayın şoföründen camı açması rica edildi. Camlar açıldığında beni sanki dondurma ambalajını atar gibi camdan fıyıkladılar. Camdan düşerken tek görebildiğim dershane savaşçısının bana gülümseyerek teşekkür ettiğiydi.Ben de gülümsedim. Sonra raylara düşünce pek akıllıca davranıyor olmadığımı fark ettim. Arkalarından en sevdiğim kahraman olan Nasrettin Hoca'nın lafını patlattım. " BEN ZATEN İNECEKTİM!!". Gerçekten de tam devlet hastanesi durağında fıyıklamışlardı beni camdan yani zaten inecektim... Eve gittim. Çorba içtim. Uyudum.
SON

3 yorum:

  1. insanların söyleyemediği şeyleri o hırçın kaleminle bizlere anlatmışsın. Dehşet verici ve sürükleyici bir hikaye

    YanıtlaSil
  2. anama babama her hikayeni okudum, ve en sevdiğimiz hikayen işte bu... seni seviyoruz usta kalem mert akkaş

    YanıtlaSil