2 Mayıs 2013 Perşembe

The Fall Of Yozgat

        Karşıyaka Çarşı'da anlamsızca dolaşırken onu gördüm. Bu durumu biraz yadırgamıştım çünkü O da normal insanlar gibi gezip eğleniyor, alışverişini yaparak vakit geçiriyordu. Onunla karşılaşacağım günün hayalini defalarca kurmuştum ve işte karşımdaydı... Aslen Yozgat'lı şarkıcı Mustafa Sandal... "Abi," diye bağırdım "Onun arabası var!". Yüzüme anlamsızca baktı. Ne biraz gülümsemişti ne de hayalimdeki gibi "Güzel mi güzel!" diye bağırmıştı. Sessizlik olunca tekrar konuşma gereği duydum. "Abi..." dedim, "Şarkıları çok beğeniyoruz.". "Teşekkür ederim." deyip gülümsedikten sonra yapmacık hayatına geri dönmeye yeltendi. Resmen beni sallamıyordu. Marka güneş gözlükleri gözlerini görmemi engelliyordu ama emindim ki ruhsuz ve ölüydüler. Bu yakınlığıma karşı böyle davranan birisi sevgi dolu falan olamazdı. Şansımı tekrar deneyerek "Abi" dedim "Ben de Yozgatlıyım, seninle yıllarca gurur duyduk. O kadar batı dünyasının içinde olup bizi temsil ettin, sen benim ve bir çok insanın rol modeliydin.". Bu söylediklerim bile onun yüreğini alevlendirmişe benzemiyordu. "Bak kardeşim" dedi "benim artık Yozgat'la bir alakam yok.". Bu cümleyi duyduğumda başımdan kaynar kazanlar... "Sen" dedim, "n-nasıl böyle bir şey söylersin? Yılan herif! Biz yıllardır senin kasedini boşuna mı aldık? Sen bizim müzik prensimizdin.Yozgat'la alakası yokmuş! Çıkar nüfus kağıdını, çıkar çabuk!". O an koskoca Mustafa Sandal'a emir verdiğimi fark ettim. Tereddüt etse de yavaşça nüfus cüzdanını çıkardı, kimliğini uzatırken çok utanıyor gibiydi ünlü sanatçı. Bunun nedenini birazdan anlayacaktım. "Bak" dedim "Yozgat'la alakan yokmuş! O zaman burada neden doğum yeri Yozgat yazıyor? Cevap versene!". "Yazmıyor" dedi. Gerçekten de acı detayı fark etmemiştim. Mustafa Bey'in doğum yeri Ohio/A.B.D. olarak değiştirilmişti. "A-amerika?" diyebildim. Neden? Başım dönüyordu. Halkımızın gururu Alev Musti... Bunu nasıl yapabilirdi? Kusacak gibiydim. Dizlerimin üstüne çökmüştüm. Bu halim onu üzmüş olacak ki suçluluk duygusu ile kendini açıklamaya çalıştı."Bak ben sadece yapmam gerekeni yaptım". "KES SESİNİ" diye bağırdım "KES SESİNİ SENİ AMERİKA KÖPEĞİ!SEN YOZGATLILARIN EN AŞAĞISISIN! KONUŞMAYA HAKKIN YOK SENİN...". Birden göz yaşlarına boğuldu."SADECE BEN MİYİM SANIYORSUN? HERKES YOZGAT'I TERK EDİYOR, Tamer Karadağlı, Gökhan Özen, Keremcem... hepsi artık Amerikan vatandaşı.Anlamıyor musun? Artık her şey bitti. Onlar bizi biliyor... Yozgat oldukça dünyayı ele geçiremeyeceklerini biliyorlar. O yüzden beni ve diğerlerini kendi taraflarına geçirdiler.Lütfen sen de direnme yeni dünyada ya güçlüye katılırsın ya da yok olursun.Anlasana başka seçeneğim yoktu.". Elini omzuma koyacak gibi oldu. Sertçe onu kendimden uzağa iteledim. "Her zaman bir seçeneğin vardır Musti" dedim "Sen korkaklığı seçmişsin. Umarım yeni gelecek olan Yozgatlılar senin gibi birinin varlığından haberdar olmazlar. Sen atalarımızı utandırdın. Vatanını satan birisi benim dostum veya hemşerim olamaz. Şimdi defol git. Seni göremeyeceğim bir yere...Yoksa kötü olacak.". Hızla eve doğru yürümeye başladım. Yolda en sevdiğim manava selam bile vermemem, çoğu ahbabım olan Karşıyaka esnafı arasında telaş yaratmıştı. Minik ve sevgi dolu yürekleri acaba bu çocuğa ne oldu diye pır pır hopluyordu. Onlara bir şey söylemeden hemen eve çıktım. Bu olaydan sonra biraz yalnız kalmalıydım. Süper marketten temin ettiğim ucuz şaraptan bir yudum aldıktan sonra salonuma geçtim. Bir oraya bir buraya yürüyor sonumuzun ne olacağını düşünüyordum. Çekmeceden Babamın beylik tabancasını çıkartıp elime aldım. "Acaba..." dedim "acaba bu iş nasıl bitecek?" O sırada dünyada arkadaşım varmış gibi olsun diye açık bıraktığım televizyondan "flash haber" kelimelerini duydum. Bir kartal çevikliğiyle uzaktan kumandayı alıp sesi sonuna kadar açtım. Sunucu üzgün bir ifadeyle ünlü sanatçımız Mustafa Sandal'ı kaybettik diyordu. Başta anlam veremedim. Haber ilerledikçe Musti'nin Karşıyaka sahilinde kendini vapurun altına atarak canına kıydığını öğrendim. Açık olan pencereden gökyüzüne bakarak "Demek hala biraz onurun varmış Mustafa" dedim. Bir kaç dakika sonra içtiğim şarabın bozuk olması nedeniyle bayılarak kafamı koltuğun kenarına vurdum.

 

5 yorum:

  1. Tebrikler mertbey guzel bir hikaye :-)

    YanıtlaSil
  2. yüreğinize sağlık Mert Bey, sizin gibi vatanın kıymetini bilen yazarların olması bizi gururlandırıyor...

    YanıtlaSil
  3. Kardesim eline sağlık köylümü böyle iyi yerlerde görmek duygulandırıyor :")

    YanıtlaSil
  4. yaşar kemal gibi blogger maşallah

    YanıtlaSil